| | Yılmaz Erdoğan | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
PaRem Admin
Mesaj Sayısı : 476 Points : 998 Kayıt tarihi : 29/11/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Ptsi Ara. 07, 2009 3:15 pm | |
| EY HALKIM ! Sevidir öz türkçe Tüm belaların mümessili Her dilde aynı sızıyı hatırlatır Yalnızlık Bakma kemik sesidir sesimin içine sızan Kırılmaktadır sabah akşam Eklemlerim fire vermektedir ek yerlerinden Ruhumdaki Dikiş izleri belli olmaktadır Evet değirmende bir başak kederidir un Ama suyla hamur olacak bir şey değildi bu kördüğüm... Sen bir sokak oluyorsun bazı Bazı bir koku Birinin saçına sinen Sen bir şaka oluyorsun bazı Durup dururken aklıma gelen Sen bir çift göz oluyorsun bazı Bir tek sözü bile aklında tutamayan Herkes kötü davranıyor bana Sözüm kesiliyor Ve kanıyor en zayıf harfinden Saçım çekiliyor Yüzümden Herkes bana kötü davranıyor Yalnızlığım ki,yirmidört saat birlikteyiz Kendisiyle Bazı o bile uğramıyor Asıl gelmeyince gelen Bir ölüm haberi gibi Ağaçlarım sökülüyor sonra Başka yere ekilecekmiş süsü veriyor Kuru dallarımın pişmanlığına Ellerime yapraklar dökülüyor Hak edilmiş bir sonbahardan Herkes bana kötü davranıyor Uğradıklarında anlıyorum Görmezden geliyorlar Yol uzun vakit kalmıyor bana Ayaküstü kalbimi kırıp gidiyorlar Ağzımda kendi gözyaşım birikiyor İçin için bir tuz tadı İçin bu kayıplar içinizden geldiği gibi Üzülmeniz için Herkes sevsin istedim beni Suç işledim masa örtülerime Süs mahiyetinde Kimseyi sevemedim uluorta Suç işledim kayıtlara geçti Geçti gitti bir ömrün Henüz bilmiyorum ne kadarı Cezadır ey halkım Çekilir tenimden Tez elden hazırlanır doktora Kendini ele veren tezler Konumuz yoktur ey halkım Konuşmacınız yalnızlık illetinde Yazılarına bir süre zarar verecektir Kendisi yıllık gizinde Kar bile yağmaz Kış kendini tanımlamaz Akdenizin zedeli mevsimlerinde Seyrine buğu dayanmazdı oysa Çocukluğum Lapa lapa bir seyirliktir Komikliğimiz yoktur ey halkım Komiğiniz kar izindedir Kadındır Saçlarında birbirine karışır teller Sevgilinin tellerine bakışlar konar Herkes sevdiğine canım Böyle mi yazar? Aşkımız yoktur ey halkım Sevdalınız şıllık izindedir Yazımız yoktur ey salkım Üzümlerimiz üzünç içinde Şarap meylindedir Şiirimiz çoktur ey halkım Şairiniz acı çekmektedir. | |
| | | PaRem Admin
Mesaj Sayısı : 476 Points : 998 Kayıt tarihi : 29/11/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Ptsi Ara. 07, 2009 3:16 pm | |
| PENCERE pencerem boş bahçesine bakar gri bir lisenin içimde servislere dağılır çocuklar ve yürüyerek bitirir okulu küçük esnafın çilli çocukları
pencerem on yıl öncesine bakar müfredat dışı sevmeler içindir lise yılları veya kötü şarkılar ne zaman ıslak bir aşk düşünsem içime saçların düşer bir iç’e bir saç nasıl düşer bilmem bilsem zaten şiir yazmam
açık konuşma benimle penceredeyim ağzında gevele sözcükleri söz sanatlarından devşir gülmelerini yalnızım, cenderedeyim…
pencerem ağzıma bakar ne zaman karlı bir akşam düşünsem içime kırağın düşer bir iç’e bir kırağı nasıl düşer bilmem bilsem zaten şiir yazmam
suda yürüyebiliyordum bir aralık her faninin kendi mucizesi vardır kendini şaşırtır en azından, herkes biraz elçisidir tanrının ne zaman ölümcül bir aşk düşünsem içime allahın düşer bir iç’e bir allah nasıl düşer bilmem bilsem zaten şiir yazmam | |
| | | PaRem Admin
Mesaj Sayısı : 476 Points : 998 Kayıt tarihi : 29/11/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Ptsi Ara. 07, 2009 3:19 pm | |
| Yaşayabilme İhtimali Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.. Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı... Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık.. Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla... Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi.. Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu. Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri. Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben. Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim.. Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak.. Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu.. Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri. Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliğini Otobüs oluyordum bir süre Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde Otobüs oluyordum Bir ülkeden bir iç ülkeye Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum. Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin Korkuyordum Sonra iniyordum otobüsten Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum. Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda.. Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yol üstü lokantasında Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim
Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim! | |
| | | IiIxJ3aJ2oNxIiI Üst Kullanıcı
Mesaj Sayısı : 528 Points : 1158 Kayıt tarihi : 06/12/09 Yaş : 41 Nerden : http://www.mardinliyiz.org
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Ptsi Ara. 07, 2009 5:04 pm | |
| | |
| | | | Yılmaz Erdoğan | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |