| | Yılmaz Odabaşı | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Duygu Yüzbasi
Mesaj Sayısı : 99 Points : 136 Kayıt tarihi : 01/12/09 Nerden : Yedi Tepeli Şehirden;)
| Konu: Yılmaz Odabaşı Ptsi Ara. 07, 2009 10:14 am | |
| YILMAZ ODABAŞI
1962 Diyarbakır doğumlu.Ögretmen bir ailenin ilk çocuğu.İlk öğrenimini Diyarbakır, Ankara ve Gaziantep'te, Orta öğrenimini Diyarbakır Lisesi'nde tamamladı. İzmir Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimini-1980 12 Eylül'ü tutuklanınca -sürdüremedi. [kes]Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde bir yıl hapis yattı.Hapisten çıkınca bir süre bir ilaç firmasında Güneydoğu temsilciliği ve Diyarbakır'da bir yıl kitapçılık yaptı.
1986'da gazeteciliğe başladı.1986-94 yılları arası Diyarbakır'da Akajans Muhabirliği, UBA (Ulusal Basın Ajansı) Diyarbakır temsilciliği, Ortadoğu Haber Ajansı Haber Müdürlüğü, 2000’e Doğru Dergisi Diyarbakır büro şefliği ve Türkish Daily News Gazetesi Güneydoğu temsilciliği yaptı.Ayrıca "Sokak, Gerçek, Söz, Aktüel, 2000'e Doğru, Exspress, Birikim gibi pek çok süreli yayında telif haberler, yazılar yazdı.1994 yılında gazeteciliği bırakarak Ankara’ya yerleşti; aynı yıl "yılın gazetecisi ödülü" aldı.
1981’den 2002 yılına dek Türkiye ve yurtdışında çok sayıda dergide iki yüz kadar şiiri yayınlandı ve edebiyatın hemen her türünde yazdı.Bir dönem Özgür Gündem (1992), günlük Aydınlık (1993-94), Siyah Beyaz (1995-96) ve Birgün Gazetelerii'nde de(2004) köşe yazıları yazdı .1996-98 yılları Cumhuriyet Gazetesi ve Kitap Eki'nde, 1998'de Radikal Kültür-sanat sayfasında, 2004'te bir süre Radikal İki'de, 2006'da Evrensel Gazetesi'nde yazdı.Daha sonra güncel yazmayı bıraktı.
İlk şiir kitabı Siste Kalabalıklar 1985’te, ilk hikaye kitabı Kül Aşklar 1991’de yayınlandı. Şiirleri çeşitli dillere çevrildi; 1992'de Irak’ın Duhok ve Almanya’nın Köln kentlerinde iki kitabı, 2005'te AB sponsorluğunda Munster Literature Centre adlı yayın merkezi tarafından bütün şiirlerinden oluşan bir derleme Everything But You adıyla İngilizce, Feride adlı şiir kitabı Çetin Toprak’ın çevirisiyle Kürtçe, Alpay Kısabacak çevirisiyle Almanca olarak yayınlandı.
1975-2000 yıllarını kapsayan SON ÇEYREK YÜZYIL ŞİİR ANTOLOJİSİ'ni derledi.Şiir kitaplarının yanı sıra, NİCE KÜLLERDEN (1996, Anadolu Müzik) ve KALBİMDE HAZAN (1999,Yeni Dünya Müzik) adlarıyla kendi sesinden şiir albümleri çıktı.Otuz kadar şiiri şiiri AHMET KAYA, ONUR AKIN, EDİP AKBAYRAM, FERHAT TUNÇ, İLKAY AKKAYA, METİN YILMAZ, GRUP YORUM, GRUP KIZILIRMAK gibi müzik adamları ve grupları tarafından yorumlandı.1987-1999 yılları arası yazdıklarıyla çok sayıda ödül aldı; aldığı başlıca ödüller:
1987 TEMMUZ Dergisi -halk ödülleri-Şiir Yarışması Birincilik Ödülü, 1988 TAYAD Hikaye Yarışması Üçüncülük Ödülü, 1989 TAYAD Şiir Yarışması İkincilik Ödülü, 1990 CAHİT SITKI TARANCI Şiir Ödülü, 1992 Adana ALTIN KOZA Film Festivali Film Öyküsü Ödülü, 1992 ÇANKAYA BELEDİYESİ Çocuk Yazını Yarışması Ödülü, 1994 PETROL- İŞ SENDİKASI Şiir Yarışması İkincilik Ödülü, 1994 ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ “Yılın Gazetecisi” Ödülü, 1996 PEN/ ONAT KUTLAR Film Öyküsü Yarışması Ödülü, 1996 ADANA ALTIN KOZA Film Festivali Film Öyküsü Ödülü, 1998 SABRİ ALTINEL Şiir Yarışması Birincilik Ödülü, 1992 ve 1998 HUMAN RIGHT WATCH' (İnsan Hakları İzleme) Hellman-Hammet “Baskıya Karşı esaret” Ödülü,( Nev York-ABD), 1999 ORHON MURAT ARIBURNU Şiir Yarışması 10.yıl Ödülü, 1999 İsveç P.E.N. Onur Üyeliği Ödülü.
2000 yılından itibaren ödüllere katılmadı, şiir ödülü seçici kurullarında yer almadı.1994-2000 yılları arasında yazdıkları ve söyledikleri için “Düşünce suçu” mahkumiyetleri nedeniyle Ankara Ulucanlar ve Haymana Cezaevleri ile, Bursa E Tipi ve Tekirdağ Saray Kapalı Cezaevleri'nde yattı... Yılmaz Odabaşı’nın şiirleri hakkında değişik üniversitelerde hazırlanıp onaylanan lisans tezlerinin yanı sıra, yaşam öyküsünü ve bibliyografyasını konu edinen ve Dr. Ömer Uluçay’ın kaleme aldığı Asi ve Yalnız Yılmaz Odabaşı adlı bir inceleme kitabı yayınlandı.
1981-2002 yılları arasında yazdığı bütün şiirleri 2007'de beş ciltte topladı: KONUŞSAM SESSİZLİK GİTSEM AYRILIK (Bütün Şiirleri:I), FERİDE (2. kitap), AŞK TEK KİŞİLİKTİR (3. kitap), AŞK BİZE KÜSTÜ (4.kitap), EY HAYAT (5.Kitap.Bu şiir kitaplarının dışında, bütün şiirlerinden oluşan bir seçki, Alkım Yayınları'nın ucuz kitap projesi kapsamında -100 bin adet, tek basım-2006'da SAKLA YAMALARINI KALBİM adıyla yayınlandı.
Şiir kitaplarının dışında, düzyazılarından oluşan yayınlanmış başlıca kitapları şunlardır: KÜL AŞKLAR (Hikayeler, 1.Basım 1991), EYLÜL DEFTERLERİ (anı,1.Basım 1991), ÇOCUKLAR VE ADRESLER Hikaye, 1992), GÜNEYDOĞU'DA GAZETECİ OLMAK, (Araştırma-inceleme,1994), BÜTÜN KANAMALAR UMUTTAN (Günlükler,1995), SEVGİNİN HERKESTEN ŞİKAYETİ VAR (Denemeler, 1996), DÜŞ VE YAŞAM (Gazete Yazıları, 1996/ Toplatıldı.), ASEF'İN DAĞLARI (Şafak Keya’da Çıplaktı/ Film öyküleri,1998), KUŞLAR UZAKTI SONRA (Hikayeler,2002), ŞARKISI BEYAZ (Roman, 2004).
Başta Avrupa Yazarlar Parlamentosu ve Internatıonal P.E.N. olmak üzere Uluslararası birçok yazar ve gazeteci örgütünün üyesi olan Yılmaz Odabaşı, Türkiye’ de ise 2000 yılından beri hiçbir yazar örgütüne üye olmayıp, sadece Mesam üyesi ve Nazım Hikmet Vakfı’ nın Yönetim Kurulu Üyesidir.1991’den beri yazmaktan başka bir iş tutmayan Odabaşı, çocuk kitapları, film öyküleri ve sinopsisler, hikaye, araştırma-inceleme dahil edebiyatın hemen her türünde yazıyor, ayrıca yağlıboya ve yakma resim çiziyor, fotoğraf çekiyor ve halen İstanbul'da yaşıyor.
| |
| | | Duygu Yüzbasi
Mesaj Sayısı : 99 Points : 136 Kayıt tarihi : 01/12/09 Nerden : Yedi Tepeli Şehirden;)
| Konu: Geri: Yılmaz Odabaşı Ptsi Ara. 07, 2009 10:16 am | |
| EY HAYAT
(Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın
Aslında yokum ben bu oyunda,
Ömrüm beni yok saysın…)
Yaşam bir ıstaka;
gelir vurur ömrünün coşkusuna.
Hani tutulur dilin,
konuşamazsın…
Tırmandıkça yücelir dağlar.
Sen mağlupsun sen ıssız
ve kalbinde kuşların gömütlüğü;
tutunamazsın!
Eloğlu sevdalardan dem tutar,
aşk büyütür yıldızlardan;
senin ise düşlerin yasak,
dokunamazsın.
Birini sevmişsindir geçen yıllarda.
Açık bir yara gibidir hâlâ.
Hâlâ ne çok özlersin onu,
ağlayamazsın…
Yolunda köprüler çürür.
Sesin, sessizlik sanki bir uğultuda.
Savurur hayat kül eyler seni,
doğrulamazsın..
Yapayalnız bir ünlemsin
dünyayı ıslatan şu yağmurlarda.
Her şey çeker ve iter,
anlatamazsın...
Yaşam bir ıstaka,
gelir vurur işte ömrünün coşkusuna.
Sesinde çığlıklar boğulur ama,
bağıramazsın…
Sonra vakt erişir, toprak gülümser sana;
upuzun bir ömrün ortasında
ne hayata ne ölüme
yakışamazsın…
Yazdırmalısın mezar taşına:
Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın.
Aslında hiç olmadım ben bu oyunda.
Ömrüm beni yok saysın...
1999, Tekirdağ-Saray-Kapalı Cezaevi | |
| | | Duygu Yüzbasi
Mesaj Sayısı : 99 Points : 136 Kayıt tarihi : 01/12/09 Nerden : Yedi Tepeli Şehirden;)
| Konu: Geri: Yılmaz Odabaşı Ptsi Ara. 07, 2009 10:16 am | |
| KENDİNE BENİM İÇİN
BİR GÜL VER
(Sensizlikle flört etmeyi sen değil, sensizlik bilir;
sesi ses, sessizliği sensizlik bilir…)
Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut.
Çok ağrımış kendinin, siyah
ve ayaz kendinin.
Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver...
Bak, Palandöken dağlarında karlar erimiş,
teknelerle kol kola bir bahar sulara inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Bir gül ver söküldüğüm günler için.
-ve önce kendinin ellerinden tut.-
Kendimin ellerinden tutunca,
içimden nehirler gibi akmak geliyor;
yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor.
Geberesiye içip salaş meyhanelerde,
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor…
Tutunca kendimin ellerinden,
pusulasız gemilerde yatmak;
yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda
sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor…
Sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden,
ömrümün içinden akmak geliyor...
(Sessizlik sensizliği ezbere bilir;
sensizlik her şeyi bilir...)
Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin
ellerinden tut;
sonra bana aşkı öğretmeyen kendimin
ellerinden...
Bak, yıllarım sırılsıklam/ yağmurlar giymiş,
günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş;
dağlar için, sular için bana bir gül ver.
Avuttuğum düşler için bana bir gül;
bir
gül
pusulasız gemiler, sökülmüş günler için...
(Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım;
sen kendinin ellerinden tut
ve kendine benim için bir gül ver.)
Kendine
bir
gül(ü)ver... | |
| | | Duygu Yüzbasi
Mesaj Sayısı : 99 Points : 136 Kayıt tarihi : 01/12/09 Nerden : Yedi Tepeli Şehirden;)
| Konu: Geri: Yılmaz Odabaşı Ptsi Ara. 07, 2009 10:18 am | |
| BİLEKLERİMDE BAYAT BİR İNTİHAR
Geliyormuşum;
pencerelerde yaz
ve bileklerimde bayat bir intihar.
Oysa ölünecek bir şey yokmuş,
gidince sen,
yaşanacak bir şey olmadığı kadar...
Yanıyormuşum;
vardığım yere bırakıp kendimi.
Atlasında yeryüzünün
çılgın
ve çirkin
ve hüzünle oyalanan;
yüreğimde kül tadı nice yangından kalan...
Ölüyormuşum;
senin saçların uzuyormuş üstelik.
Ölünce ben, cıgarayı da bırakıp taksit ödüyormuşsun.
Bedenin tecritmiş geçliğinden,
ikisi de yalnızmış,
geceler öpüyormuş memelerinden…
Bense geçliğimi pazarlıksız
ve hızla geçtiğimden;
bugünler saçlarımla birlikte şiir yazmayı da kısa
kestiğimden,
piç kalmış aşklarla avutup kendimi,
bileklerimde bayat bir intiharın dikiş izleri,
gelip geçmiş yılların diş izleri ömrümde,
neşter ve gül’müş hayat.
Gülüyor...Gülüyor...Gülüyormuşum! | |
| | | Duygu Yüzbasi
Mesaj Sayısı : 99 Points : 136 Kayıt tarihi : 01/12/09 Nerden : Yedi Tepeli Şehirden;)
| Konu: Geri: Yılmaz Odabaşı Ptsi Ara. 07, 2009 10:19 am | |
| O ANALAR O ANILAR O YILLAR
-Anam Mediha’nın anısına…-
Bir kahvenin telvesinde buğulanırdı zaman.
Analar bize seslenirdi taş avlulardan.
Koşarak gelirdik…
Koşarak ağrıyan, yoksul çocukluklardan.
Türküler, maniler duyulurdu daracık sofalardan.
“Yara benden
Ok senden yara benden
Ne sende ok tükenir
Ne acı yara benden.”
O analar, o anılar o yıllar yaşardılar.
Analar mağrur mabetler gibi susardılar
Eyvânlarda serin yaz geceleri
kurutulmuş patlıcanları tokuştururdu rüzgâr…
Bir kahvenin telvesinde buğulanırdı zaman.
Analar bize seslenirdi taş avlulardan.
Koşarak gelirdik…
Koşarak yırttığımız sokaklardan.
Türküler, maniler duyulurdu ilenen avurtlardan.
“Su olup taşabilsem
Dağları aşabilsem
Ne kadar sevinirdim
Sana yaklaşabilsem.”
O analar, o anılar o yıllar yaşardılar.
Analar ana kokar, gül bakar, şehriye açardılar;
analar gökyüzüne ne güzel bakardılar.
Analar saçlarında aklıkları kınalarla kandırıp
kandillerde mum yakar,
yatırlarda mahçup dilekler tutardılar…
Herkesin anası bir defa ölür;
ölür kınaları, yemek tarifleri ve türküleri.
Herkesin anası bir defa ölür;
ölür sevgileri, kokuları ve öpüşleri…
Herkesin anası bir defa ölür:
Bir
hançer
birden
böler
ikiye
yüreklerimizi…
Ankara, Şubat 1999 | |
| | | | Yılmaz Odabaşı | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |