HakkarimForum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HakkarimForum


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» Toshiba Satalitte Psl33E xp driver indir
müslüman tür devletleri Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 5:36 pm tarafından appleleopar

» Bilgisayar Mimarisi 4.sınıf dersi
müslüman tür devletleri Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 12:23 pm tarafından maviakar

» Olasılık ve İstatistik
müslüman tür devletleri Icon_minitimePaz Mart 20, 2011 9:22 am tarafından coderfff

» Bilgisayar organizasyonu ve mantık devreler(2.sınıf)
müslüman tür devletleri Icon_minitimeÇarş. Mart 02, 2011 5:15 pm tarafından dervis_06

» vakit tmam seni terkediyorum..
müslüman tür devletleri Icon_minitimePtsi Şub. 21, 2011 2:19 am tarafından XxezzaLe

» Can çiçeği(m)sin... icimdeki
müslüman tür devletleri Icon_minitimeC.tesi Şub. 19, 2011 12:38 am tarafından XxezzaLe

» hersey sende gizli
müslüman tür devletleri Icon_minitimePerş. Şub. 17, 2011 1:03 am tarafından XxezzaLe

» senı sevıyorum ANLADIM
müslüman tür devletleri Icon_minitimePerş. Şub. 17, 2011 12:57 am tarafından XxezzaLe

» yagmuru sevdim
müslüman tür devletleri Icon_minitimePerş. Şub. 17, 2011 12:33 am tarafından XxezzaLe

En iyi yollayıcılar
XxezzaLe
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
IiIxJ3aJ2oNxIiI
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
PaRem
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
ZıplayanCeset
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
Admin
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
HaSaN
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
Duygu
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
KanKi
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
iSHeK
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 
.SERVAN
müslüman tür devletleri Poll_leftmüslüman tür devletleri Poll_centermüslüman tür devletleri Poll_right 

 

 müslüman tür devletleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
XxezzaLe
Üst Kullanıcı
Üst Kullanıcı
XxezzaLe


Mesaj Sayısı : 606
Points : 995
Kayıt tarihi : 17/12/10
Yaş : 38
Nerden : istanbul

müslüman tür devletleri Empty
MesajKonu: müslüman tür devletleri   müslüman tür devletleri Icon_minitimePerş. Ara. 23, 2010 11:48 pm

İtil Bulgarları ’ndan sonra ilk Müslüman Türk devletleri, Karhanlılar, Gazneliler ve Selçuklular ‘dı. Karahanlılar, 944 yılında, İslâm’ı resmî din olarak kabul etti. Karahanlılar arasında İslâm dîninin yayıcısı, Abdulkerim Satuk Buğra Han ’ın oğlu Musa Baytaş oldu. Karahanlı hükümdarı, 999 senesinde, Abbâsî halifesi tarafından İslâm hükümdarı olarak tanındı. Hakanlığın sınırları, Balasagun, Özkend ve havalisine, Tarım havzasının batı kısmına, Balkaş Gölüne, Hindukuş, Karakurum Dağları dolaylarına kadar yayıldı. Ülke, doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştı. Doğu Karahanlılar 1090, Batı Karahanlılar ise 1089′da Selçuklulara bağlandılar. Karahanlılar devrinde, 200 000 çadır Türk halkı, İslâm’ı kabul etmiştir.962 yılında Alptekin (Alb Tegin) adlı bir Türk kumandanı, Afganistan’ın Gazne şehrini zaptederek Gazneliler Devletini kurdu. 977′de devletin başına Sebük Tekin geçti. Sebük Tekin, iyi bir devlet adamı, mâhir bir kumandandı. Bütün Afganistan ile Horasan ve İran’ın doğu kısımlarını idaresi altına aldı. Hindistan’a, zaferle neticelenen bir zafer düzenledi. Oğlu ve halefi olan Mahmud, yalnız Gazneli Devletinin değil Türk tarihinin de en büyük simalarından biridir. Hindistan’a onyedi defa sefer düzenleyerek büyük zaferler kazandı. Bu ülkede İslâm’ın köklü şekilde yerleşip gelişmesinde önemli rol oynadı. Gazneli Mahmut , aynı zamanda, İran’ın orta eyaletleriyle Harezm topraklarını da ülkesine katarak zamanının en büyük hükümdarı oldu ve Abbâsî halifesinden ilk defa olarak, sultan unvanını aldı. Gazneliler, 1040 yılından sonra Selçuklulara tâbi oldular. 1186 senesinde de Gûrlular tarafından tamamen ortadan kaldırıldılar.

10. asrın ikinci yarısında Seyhun nehri kıyısı ile bunun kuzeyinde yaşayan Oğuzlar , Semerkand ve Buhara taraflarına inmeye başlamışlardı. Buhara taraflarına inen Oğuzların başında, Kınık Boyu ndan Selçuk Bey ’in oğulları vardı. Selçuk Bey’in torunlarından Tuğru l ve Çağrı beyler, çetin şartlar içinde Selçuklu Devletini kurdular. Tuğrul, 1064 senesinde vefat ettiği zaman, kurduğu devletin sınırları, Ceyhun’dan Fırat’a kadar uzanıyordu. Yerine geçen Alparslan , 1071′de Malazgirt ovasında Bizanslıları yenerek Anadolu’nun Türk ülkesi olmasını sağladı (Bkz. Malazgirt Zaferi ). Bu zaferden Anadolu’nun fethine Kutalmış Bey’in oğulları memur edildiler .Kutalmışoğlu Süleyman Şah , büyük zaferler kazanarak Üsküdar’a kadar geldi ve İznik’i hükümet merkezi yaparak Türkiye Selçuklu Devleti ’ni kurdu. Süleyman Şah’tan sonra I.Kılıç Arslan ,I.Mesut ve IIKIlıç Arslan , Türkiye Selçuklu Devletinin başına geçerek, Türk Milletine büyük hizmetler verdiler. 13. yüzyılda Moğol istilâsı, İran, Horasan ve Mâverâünnehir taraflarında yaşayan âlimlerin hemen hepsinin Anadolu’ya gelmelerine sebep oldu. Bu istilâ, Selçuklu Devletinin de ortadan kalkmasına yol açtı. Fakat çok geçmeden, yüksek yaylalarda yaşayan Türkmen beyleri , Anadolu’yu istilâcıların elinden kurtarmayı başardılar. Bu Türkmen beylerinden birisi de Osman Bey ’di. 1299′dan itibaren gelişen Osmanlılar, mânevî yapısı ve teşkilatı bakımından Selçuklu Türklüğünden devraldığı birçok değerlerle cihanın en büyük devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuşlardır.

Söğüt’te kurulan Osmanlı Devleti , kısa zamanda Batı Anadolu’ya hakim olarak, 1356′da Rumeli’ye ayak bastı. Bu geçiş, çok mütevazı başlamakla birlikte, şiddetli Haçlı mukabelesiyle karşılaşıldı. Fakat, üstün vasıflara sahip Osmanlılar, Haçlılar ı 1363′te, Edirne civarında Sırpsındığı mevkiinde, 1389′da Kosava ‘da ve 1396′da Niğbolu ‘da hezimete uğrattılar. Böylece devlet Rumeli’de sağlam bir şekilde yerleşti. Bu arada Anadolu ‘da yapılan ilhaklarla da genişledi ve Malatya’ya kadar uzandı. Niğbolu Zaferi, Türk ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını Hıristiyan Avrupalılara gösterdi. Hıristiyan Batı âlemine galip gelen Osmanlıların, doğuda Timur Han ’a mağlup olması, Anadolu’daki birliği tekrar sarstı. Ancak Fetret Devri ’nde sarsıntı, Rumeli’den daha çok Anadolu’da meydana geldi.

Fetret Devrinden sonra devletin başına geçen ve “ikinci kurucu” olarak adlandırılan Çelebi Sultan Mehmet Han, Osmanlı Devletini tekrar canlandırdı. Oğlu II.Murat Han , 1444′te Varna ve 1448′de II.kosava meydan savaşlarında, Haçlılara karşı yeni zaferler kazandı. Osmanlılar, bu suretle Anadolu’da Türklüğün ve kendilerinden önceki diğer İslâm devletlerinin maddî ve manevî mirasını toplayarak, yeni bir medeniyet kurdular.

Türk tarihinde ilk defa olarak, Osmanlıların merkezî bir devlet sistemi olarak ortaya çıkması, büyük bir siyasî yenilik oldu. Gerçekte Osmanlı hanedanı, diğer Anadolu beyleri gibi, millî örf ve geleneklerini muhafaza ettiği halde, devletin bölünemez kutsal bir varlık olduğunu kavramış,Şehzade lerin ve boy beylerinin siyasî hakimiyete ortak olmalarına imkân vermemiş ve bu sayede merkeziyetçi, sağlam, istikrarlı bir devlet ortaya çıkarmayı başarmıştı. Fatih Sultan Mehmet Han, Anadolu beylerinin ve kendi içinde gelişen devleti sarsıcı hanedanların geriye kalanlarını bertaraf ederek merkeziyetçi otoriteyi daha da sağlamlaştırdı. Daima devlet birliği şuuruna bağlanan Osmanlı inancı bakımında SultanII.Beyazıt Han ‘ın; “Osmanlı Devleti öyle namuslu bir gelindir ki, iki kişinin talebine tahammül edemez” sözü anlamlıdır.

Müslümanların birliğini sağlamak ve Anadolu’dan Şiî-Sâfevî propagandasını kaldırmak isteyen Yavuz Sultan Selim Han, Şah İsmail üzerine sefer düzenledi. Şah İsmail’i saf dışı bıraktıktan sonra (Bkz.Çaldıran Savaşı ), yıldırım hızıyla Mısır ordularını 1516

Mercidabık ve 1517 Ridaniye zaferleriyle mağlup etti. Bu zaferlerden sonra bütün Arap ülkeleri Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Yıldırım hızıyla, kıtaların fethini sekiz senelik saltanatına sıkıştıran bu büyük fatihin, cihan hakimiyeti girişimine ve Avrupa’yı fethetmeye kararlı olması tabiiydi. Fakat ecel, onun dünyayı tek ve yüksek nizama kavuşturmasına fırsat vermedi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın yarım asır süren saltanatı, Türk ve Osmanlı dünya barışı davâsının en yüksek ve kudretli devrini teşkil eder. Zamanında Türk Ordusu , 1526′da mutlak bir zafer kazandı ve Orta Avrupa yolu Türklere açıldı (Bkz.Mohaç Zaferi ). Artık Osmanlı ordusu Orta Avrupa’yı çiğniyor, Viyana’yı geride bırakarak, Gratz, Merburg, Gunis gibi birçok Alman kentini fethediyordu.

16. yüzyılın sonlarıyla 17. yüzyılda Osmanlı siyasî gücü gibi sosyal düzeni de kuvvetini sürdürmüştür. Devlet; liyakat, ahlâk, maddî ve manevî disiplin ve çalışma üzerine kurulmuştu. Osmanlılarda şahsî meziyet ve yetenekten başka bir şeye değer verilmezdi. Herkes, liyakat, bilgi, ahlâk ve seciyesine göre bir mevkie tayin edilirdi. ahlâksız, bilgisiz ve tembel kişiler, hiçbir zaman yüksek mevkilere çıkamazdı. Osmanlıların başarısının ve dünyaya hakim olmalarının hikmeti buydu.

17. asrın ikinci yarısından sonra, devletin siyasî ve askerî kudretinde zaaf başlamış, idarî ve ilmi Müesseselerde bozukluklar meydana çıkmış, bunun neticesinde gerileme başlamıştır. Anadolu’da çıkan ve memleketi harap ve perişan eden Kızılbaş teşvikli Celali Ayaklanmaları nı bastırmak için çok büyük gayretler sarfetmek ve uzun seneler uğraşmak gerekmiştir. Amerika’nın keşfinden sonra götürülen Afrikalı köleler, nice zulümlerle, Avrupalı zalimler için bol bol gümüş çıkardılar. Avrupa yoluyla Osmanlı ülkesine de bol miktarda giren gümüş, fiyatları altüst etti. Gümüş olan Osmanlı akçesinin değeri düştü. Devletin, düştüğü zor durumdan kurtarılması için zaman zaman hükümdar ve Devlet Adamları nın teşebbüsleri, olumlu neticeler verdiyse de, bilhassa Yeniçerilerin çıkardığı isyanlar, bunların devamlılığını baltaladı.

Türkler, 17. asırda da Avrupa’ya medeniyet verici durumdayken, 18. asırdan itibaren alıcı olmaya ve iktibaslar yapmaya mecbur bulunduklarını kabul etmişlerdir. 18. asrın başlarından itibaren, tahta geçen Padişah ların hemen hepsi, bu gerilemenin farkına varmışlar, batıdan faydalanarak ıslahat yapmak istemişlerdir. Sultan II.Mahmut Han , yeni, düzenli bir ordu kurduğu gibi, hükümet teşkilat ve usullerinde değişiklik yapmıştır. Bu faydalı yenilik hareketleri yanında, siyasî bakımdan birçok felaket vuku buldu. Fransız İnkılabının ortaya attığı milliyetçilik fikirlerinin, Osmanlı ülkesinde ırkçılık şeklinde yayılması, dış tahrikli Sırp ve Yunan isyanları, Avrupa devletlerinin kendi çıkarları için olaylara müdahale ederek işi çıkmaza sokmaları, Rusya’nın emperyalist ve geleneksel siyasetine uygun olarak savaş açması, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa isyanları bu felaketlerin başlıcalarıdır.

Bütün bu karışıklıkların halli için çareler arayan Osmanlı padişahı II. Mahmud Han, Avrupa’daki teknik ilerlemeden istifade niyetiyle hocalar getirtti. İlk defa 1834 yılında Avrupa’ya öğrenci gönderdi. Avrupa başkentlerinde daimî büyükelçilikler kurdu. Fakat Avrupa’ya gönderilen bazı öğrenciler, fen alanındaki ilerlemeleri alacak yerde, Hıristiyan Avrupalının köhneleşmiş ahlâkına talip oldular. Ahlâkî ve manevî değerlerini kaybederek Osmanlı ülkesine dönen bu öğrencilerin ilk işi, kendilerini para ve kadınla elde eden Osmanlı düşmanlarının çıkarları için çalışmalara başlamak oldu. İngilizler tarafından yetiştirilip mason yapılan Londra büyükelçisi Mustafa Reşit Paşa II. Mahmud Han’ın vefatından sonra onaltı yaşında padişah olan Abdülmecid Hanı Gülhane Hatt-ı Hümayunu ‘nun (Tanzimat Fermanı) ilanına ikna etti.

Böylece 3 Kasım 1839′da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile, yeni düzene ait esaslar belirlendi. Osmanlının isteklerinden çok Avrupalıların arzularına uygun olarak hazırlanan bu fermanda, Türk ve Müslümanlardan çok, Hıristiyan tebaanın çıkarı gözetilmişti. Tanzimat-ı Hayriye Fermanı denilerek yeni ve parlak bir devir açtığı iddia edilen bu fermanla Müslüman ve gayrimüslim bütün tebaanın ırz, namus ve can güvenliğinin sağlanacağı vergi ve askerlik işlerinin düzenli bir usule bağlanacağı vaad ediliyor ve bu fermana dayanılarak çıkarılacak kanunlara saygı gösterileceği belirtiliyordu. Tanzimat döneminde hukuk, askerlik, eğitim öğretim ve yönetim alanlarında birçok değişiklikler yapıldı. Gülhane hattının eşitlik ilkesine rağmen, askerlik mükellefiyetine yalnız Müslüman tebaa tâbi kılınarak, gayrimüslimler muaf tutuldu.

Fransız İnkılabı sonucu dünyaya yayılan milliyetçilik fikirleriyle, ülkede isyanlar çıktı. Neticede âsîlere idarî ayrıcalıklar ve özerklik verilmesi, Avrupa’ya ilim için giden gençlerin, Avrupa bilim ve siyaset adamlarının Türkiye ve Türkler hakkındaki olumlu ve olumsuz fikir ve kanaatlerini öğrenmeye başlamaları gibi bazı sebepler, Osmanlı Devleti içindeki çeşitli kavimlerin millî şuur ve millî devlet fikirlerini güçlendirmiş ve çözülme hareketleri başlamıştır. Bunun yanısıra, tebaanın önünde ve siyasî haklar konusundaki eşitliğini yeterli görmeyerek, meşrutî bir idarenin kurulması için mücadeleye girişen ve Osmanlı düşmanı devletler tarafından desteklenen Genç Osmanlılar‘da idareye karşı hoşnutsuzluk başgösterdi. Genç Osmanlıların fikirlerini paylaşan Mithat Paşa , padişahın fikir ve icraatına muhalefet eden Serasker Hüseyin Avni Paşa ve Rüştü Paşa , birlik olup Sultanabdulaziz Hanı şehit ederek Beşinci Murat ’ı tahta çıkardılar. Beşinci Murad Han, hastalığı sebebiyle üç ay sonra tahttan indirilerek, veliahd Abdülhamid, Ağustos 1876′da tahta çıkarıldı.

II.Abdulhamit Han’ın tahta çıktığı 1876 yılı, Türk tarihinin gerçek dönüm noktalarından biri oldu. İçeride pek çok mesele vardı. Dışarıda ise Midhat Paşa’nın arzu ve isteğiyle, Rusya ile bir savaş yaklaşıyordu. Avrupa devletlerinin Osmanlı hakimiyetindeki Hıristiyan tebaayı sürekli kışkırtmaları, özellikle Balkanlar’da birkaç Eyalet in kan, ateş, isyan ve huzursuzluk içine düşmesine yol açtı. Malî durum bir hayli zayıflamış, Tanzimat’la verilen tavizlerle, Osmanlı sanayii ve ticareti çökertilmişti. Ayrıca devletin coğrafî durumu, yabancı istilâ ve müdahalelere açıktı. Türk olmayan eyaletler, Avrupa devletlerinde olduğu gibi, sömürge muamelesi görmediği, anavatanın birer parçası sayıldığı halde, dışa dayalı isyanlar durmak bilmiyordu. Devamlı dış baskılar ve bitip tükenmek bilmeyen savaşlar, devletin kalkınmasını engelliyordu. Avrupa devletlerinin, kendi çıkarları için tahrik ettikleri Ermeniler in özerklik elde etmek amacıyla İhtilalci Komitalar kurarak ülkede olay çıkarmaya başlamaları, devlet için ayrı bir meşgale oldu. Ayrıca Bulgar, Yunan ve Sırp çetelerinin meydana getirdikleri olaylar, devleti uğraştırdığı gibi, yabancı müdahalelere de yol açtı.

Sultan II. Abdülhamid, batı devletleri ve Rusya’nın her türlü baskıları karşısında, devlet birliğini korumak için tek çıkar yolun, Müslüman tebaayı din bağıyla bütünleştirmek olduğunu düşünüyor ve bu birliğin yalnız Osmanlı ülkesinde değili diğer Müslümanlar arsında da kurulmasına çalışıyordu. Ülkenin ekonomik kalkınmasına çok önem verdi. Ulaştırma ve haberleşme alanlarında ıslahat, eğitim konusunda ciddî hamleler yaptı. İngiltere ve Fransa’nın dostluk ve yardımlarına güvenilmediğinden, Alman dostluğuna önem vererek denge sağlamaya çalıştı. Zamanla Sultan Abdülhamid idaresine karşı doğan muhalefet,Genç Türkler denilen kişiler tarafından ilerletilerek,İttihat Ve Terakki Cemiyeti adı altında siyasî bir teşkilat kuruldu. Bunların baskısıyla, 23 Temmuz 1908′de Meşrutiyet rejimi, yeniden yürürlüğe konuldu. İttihatçıların tertibi ile,31 Mart Vakası olarak bilinen bir ayaklanma çıkarıldı. Hadiseyle ilgisi olmadığı halde Padişah, bu bahaneyle tahttan indirilip, yerine Beşinci Mehmet Reşad çıkarıldı. İktidara cemiyet yanlısı devlet adamları getirildi ve o zamana kadar idarî işlere karışmayan İttihat ve Terakkî Cemiyeti, söz sahibi oldu. 1912′de başlayan Balkan Harbi ’nde Osmanlı ordusunun yenilmesi üzerine, Enver Bey ’in başkanlığında küçük bir subay topluluğu, Ocak-1913′te Babıali’yi basarak Sadrazam Kâmil Paşa’yı istifaya zorladı. Böylece İttihat ve Terakkî Cemiyeti, devletin mukadderatını doğrudan eline aldı ve sonunda kötü bir âkıbete yol açtı.

Yeni iktidar zamanında felaketler birbirini takip etti ve devletin çöküşü hızlandı.Turablusgarp , Balkan Savaşları ve nihayet ittifak devletleri safında girilen 1. Dünya Savaşı devletin yıkılışının başlangıcı oldu. Savaş sonunda imzalanan Mondoros Mütakeresi ile, Osmanlı Devleti baştan başa işgal edildi. Sultan Vahideddin , bölünmüş, parçalanmış, hattâ işgal edilmiş bir devletin başına geçti ve bütün imkânsızlıklara rağmen İstiklal Mücadelesi ni başlattı. Mustafa Kemal Paşa liderliğinde gerçekleştirilen, şanlı Türk İstiklâl Savaşı sonunda, 24 Temmuz 1923′te Lozan Anlaşması imzalandı. 29 Ekim 1923′te Cumhuriyet ilan edildi.

Bugün, Uzakdoğu’daki Sakalin Adalarından, Batıdaki Balkan Adacığına kadar iki Avrupa kıtası büyüklüğünde bir alanda yaşayan Türklerin çoğunluğu, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Çin ve İran hudutları içinde bulunmaktadır.

Türk Milletinin bağımsız millî devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 19. yüzyılda Rus işgaline uğrayan Orta Asya Türk Birlikleri uzun yıllar bu devletin sömürüsü ve zulmü altında kaldıktan sonra, bağımsızlıklarını kazanmak için mücadeleye başlamışlar ve 1991′de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bunlar, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
müslüman tür devletleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Müslüman türk devletlerinde kültür ve medeniyet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HakkarimForum :: KüLTüR SaNaT :: SiNeMa,EdEBİYaT,Şiir,MECMUA...-
Buraya geçin: